sevgiyi bilenler
1 sayfadaki 1 sayfası
sevgiyi bilenler
SEVGİYİ BİLENLER
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: "Sevginin sadece sözünü edenlerle,
onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?"diye. "Bakın göstereyim" demiş
ermiş.
Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra
hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak
çorbalar gelmiş ve arkasından da "derviş kaşıkları" denilen bir metre
boyunda kaşıklar. Ermiş "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz"
diye bir de şart koymuş. "Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler.
Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan
götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç
kalkmışlar sofradan.
Bunun üzerine "Şimdi..." demiş ermiş. "Sevgiyi gerçekten bilenleri
çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile
gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyurun"
deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki
kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini
doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.
"İşte" demiş ermiş. "Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve
doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o
da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz.
Şunu da unutmayın: Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her
zaman..."
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: "Sevginin sadece sözünü edenlerle,
onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?"diye. "Bakın göstereyim" demiş
ermiş.
Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra
hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak
çorbalar gelmiş ve arkasından da "derviş kaşıkları" denilen bir metre
boyunda kaşıklar. Ermiş "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz"
diye bir de şart koymuş. "Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler.
Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan
götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç
kalkmışlar sofradan.
Bunun üzerine "Şimdi..." demiş ermiş. "Sevgiyi gerçekten bilenleri
çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile
gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyurun"
deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki
kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini
doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.
"İşte" demiş ermiş. "Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve
doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o
da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz.
Şunu da unutmayın: Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her
zaman..."
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz